Kemal Gözler, Hukukun Temel Kavramları

TCK m.125 hükmünde hakaret suçu tanımlanırken, TCK m.126’da hakaret suçunun mağdurunun belirlenmesine ilişkin düzenleme öngörülmüş, 127. Maddede hakaret teşkil eden isnadın ispatına ilişkin hükme yer verilmiştir. TCK m.128’de iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında hakaret suçunun işlenmesine ilişkin cezasızlık hali öngören norma yer verilmiş, 129. Maddede hakaretin bir haksız fiile veya hakarete karşılık olarak gerçekleştirilmesi halinde uygulanabilecek bir hüküm düzenlenmiş, 130. Maddelerde ise kişinin hatırasına hakaret suçu düzenlenmiş ve hakaret suçunun soruşturma ve kovuşturma koşulları öngörülmüştür. Bu yazımızda; sahte içki, yani etil alkol yerine metil alkol kullanılarak üretilen alkollü içeceğin tüketilmesi sebebiyle gerçekleşen ölüm neticelerinde, sahte içkiyi üreten (imal eden) ve satan kişilerin, ölüm neticeleri bakımından ceza sorumluluğu dereceleri suçun manevi unsuru bakımından değerlendirilecektir. İçki üretiminde etil alkol yerine metil alkol kullanılması ve tüketicilerin zehirlenmesinin sebebi, içki üretmek için kullanılmaması gereken ve insanı öldürücü etkiye sahip olduğu kesin olarak kabul edilen metil alkole daha ucuz ulaşılabilmesinden kaynaklanmaktadır. Böylece; içkiyi üreten daha ucuz maliyetle karşılaşmakta, ancak insan hayatını gözardı etmekte, hatta sahte içkiyi bilerek satıp tüketiciye ulaştıran satıcı da aynı şekilde insan hayatını hiçe sayarak para kazanma uğruna öldürücü etkiye sahip sahte içkiyi satabilmektedir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Ceza Sorumluluğunun Esasları” başlıklı ikinci kısmının beşinci bölümünde yer alan “Zincirleme suç” başlıklı 43. Maddesinde, suçun özel görünüş şekillerinden olan zincirleme suç hükümleri düzenlenmiştir. Kanun koyucu, bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarında iki ayrı düzenlemeye yer vermiştir. Yazımızda, öncelikli olarak ilgili maddenin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan farklı düzenlemelere ilişkin özet niteliğinde açıklamalara yer verilecektir.

Bu kararlar ilk toplantı günü sonuna kadar meclise sunulur. Meclis tarafından on beş gün içinde değiştirilmeyen kararlar kesin ve nihaî hale gelir. Cumhurbaşkanının tekrar görüşülmek üzere geri gönderdiği kanunların aynen kabul edilebilmesi için meclisin beşte üçünün oyu gerekir. Eyalet veya federe devletlerin yönetimleri federal devlet sistemine benzetilerek düzenlenmiştir. Başta cumhurbaşkanı tarafından tayin edilen valiler vardır. Vali millî meclise üye seçilebilme yeterliğine sahip ve ayrıca otuz beş yaşından büyük olmalıdır. Eyalet meclislerinin üye sayıları anayasada gösterilmiştir. Bu sayılara ilâve olarak anayasa hıristiyan, Hindu, Sih, Budist ve Parsî cemaatlerine de az sayıda üyelik verilmesini, bu sayıları belirterek öngörmüştür. Valiler de eyalet meclislerinin yasama faaliyeti yanında cumhurbaşkanı gibi kararnâmeler çıkarabilirler; bu kararnâmeler federe meclisin işlemleri gibi kabul edilir. Başbakan ve bakanlar eyalet meclisine karşı sorumludur. Hükümet üyeleri federal devlet üyelerine benzer usulle belirlenir ve denetlenirler. Ancak bu defa seçim ve denetim organı eyalet meclisidir.

Bağışlayan, sözleşme gereğince bağışlanan tarafından kabul edilmiş olan yüklemelerin yerine getirilmesini isteyebilir. MADDE 286- Fiil ehliyetine sahip olan herkes, eşler arasındaki mal rejiminden veya miras hukukundan doğan sınırlamalar saklı kalmak üzere, bağışlama yapabilir. MADDE 281- Hukuka veya ahlaka aykırı yollara başvurularak ihalenin gerçekleştirilmesi sağlanmışsa her ilgili, iptal sebebini öğrendiği günden başlayarak on gün ve her hâlde ihale tarihini izleyen bir yıl içinde ihalenin iptalini mahkemeden isteyebilir. İsteğe bağlı açık artırmalarda satıcı, satılanın zaptından ve ayıplarından sorumludur\. Lüks casino atmosferine gir, büyük ödüller kazan. mostbet\. Ancak, aldatma durumu dışında, artırma koşullarında açıkça belirtip duyurmak suretiyle bu sorumluluktan kurtulabilir. MADDE 276- Artırmaya katılan kişi, satış için konulmuş olan koşullar çerçevesinde önerisiyle bağlıdır. Cebrî artırma yoluyla satış, artırmayı yöneten memurun en yüksek bedeli öneren kişiye ihale etmesiyle kurulmuş olur. MADDE 269- Ödeme süresi bir yıldan daha uzun veya belirsiz olan sözleşmelerde alıcı, malın devrine kadar her zaman sözleşmeden cayabilir. Alıcının sözleşmeden cayma hakkı ve bu sebeple ödeyeceği cayma parası.

MADDE 311- Sözleşmenin kurulmasından sonra üçüncü bir kişi, kiralanan üzerinde kiracının hakkını etkileyen bir ayni hak sahibi olursa, kiralananın el değiştirmesiyle ilgili hükümler kıyas yoluyla uygulanır. MADDE 306- Kiracı, kiraya verenden kiralanandaki ayıbın uygun bir sürede giderilmesini isteyebilir; bu sürede ayıp giderilmezse kiracı, ayıbı kiraya veren hesabına gidertebilir ve bundan doğan alacağını kira bedelinden indirebilir veya kiralananın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteyebilir. Kararlaştırılan sürenin geçmesiyle herhangi bir bildirim olmaksızın sona erecek kira sözleşmesi belirli sürelidir; diğer kira sözleşmeleri belirli olmayan bir süre için yapılmış sayılır. MADDE 299- Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. MADDE 284- Satış sözleşmesinin zapttan ve ayıptan sorumluluğa ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde, mal değişim sözleşmesine de uygulanır. Sözleşmeden cayma hâlinde alıcı tarafından ödenmesi öngörülen cayma parası, durumun özelliğine ve sözleşmenin kurulması ile cayma arasında geçen süreye bakılarak belirlenir. Ancak, bu miktar satıcının toplam alacağının yüzde ikisinden az ve yüzde beşinden fazla olamaz. Alıcı, yapmış olduğu ödemelerin cayma parasını aşan kısmının, getirileri ile birlikte kendisine geri verilmesini isteyebilir. Ödeme süresi bir yıldan daha uzun veya belirsiz olan sözleşmelerde alıcı, satılanın devrine kadar 269 uncu madde uyarınca sözleşmeden cayarsa satıcı, bu hesap üzerindeki bütün haklarını kaybeder. Peşin satışla bağlantılı taksitle ödünç sözleşmelerinde, ödünç verene, yasal asgari peşinatın ödenmiş ve peşin satış bedelinin ödünç sözleşmesinin yapılması sırasında herhangi bir ilave yapılmaksızın tamamen karşılanmış olması hâlinde, taksitle satışa ilişkin hükümler uygulanmaz.

Endülüs Emevî Devleti vâkıası karşısında sonraki dönem hukukçuları görüşlerinde değişiklik yapmak ve Endülüs’ün konumuna uygun bir istisna getirmek mecburiyetini hissetmişlerdir. Buna göre iki İslâm ülkesi arasında deniz varsa aynı anda iki halifenin, dolayısıyla iki İslâm devletinin bulunması da meşrûdur. Tabiatıyla bu görüş çerçevesinde Mısır’daki Fâtımî hilâfetinin meşruluğunu savunmak yine de mümkün görünmemektedir. Zeydîler başlangıçta aynı anda iki halifeyi meşrû saymazken Yemen’de ve Mâverâünnehir’de iki Zeydî imamın ortaya çıkması karşısında bu görüşü benimsemeyi uygun görmüşlerdir. Senhûrî aynı anda iki halifenin sahih hilâfette değil ancak nâkıs hilâfette olabileceğini söylemektedir. Ona göre gerçek anlamda bir seçim yapıldığı takdirde aynı anda iki halifenin bulunması fiilen de imkânsızdır. Çünkü halife bütün İslâm ülkesindeki ehlü’l-hal ve’l-akd çoğunluğunun oylarıyla belirleneceğinden aynı anda iki halifenin seçilmesi mümkün olmayacaktır.

Bu tedbirlerin vatanı korumada yeterli olmadığı durumlarda kral bakanlar kurulu kararına dayanarak kısmî veya genel bir sıkıyönetim ilân eder. Bu durumda kral bir kararnâme ile yürürlükteki kanunları dikkate almaksızın gerekli her türlü tâlimatı verebilir. Mahkemelerin yorumlamamış olduğu bir kanun metnini başbakanın isteği üzerine yorumlama hakkı da özel divanındır. Özel divan en yüksek nizamiye mahkemesi başkanı ile bu mahkemenin iki hâkimi ve bakanlar kurulunun tayin edeceği üst derecede bir idarî görevliden oluşur. İstenen yorumla ilgili bakanlık görevlilerinden üst derecede bir görevli de bu divana katılır. Yorum kararları çoğunlukla alınır ve kanun gücündedir. Türkiye Cumhuriyeti anayasası, yargı kararlarının hiçbir tesir altında kalmaksızın verilebilmesi için çeşitli düzenlemeler yapmıştır. Temel ilke, hâkimlerin anayasaya, kanuna, hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre karar vermeleridir. Bunu sağlayabilmek için hâkimlerin özlük işleri, çoğunluğu yüksek yargı yerleri hâkimlerinden oluşan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na tevdi edilmiştir.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *